T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ

Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü

Sıra No PROJE SONUÇ RAPORU BİLGİ FORMU
1  Proje No :   2022.14.02.1358
2  Projenin Adı :   PFOA Maruziyetinde Resrevatrolün Oksidatif Stres Üzerindeki Olası Koruyucu Etkilerinin HepG-2 Hücrelerinde Araştırılması
3  Projenin İlgili Olduğu Alan Adı :   Sağlık Bilimleri Araştırma Projesi (SBAP)
4  Proje Yürütücüsü :   Dr.Öğr. Üyesi Didem Oral
5  Proje Yürütücüsü E-posta :   didemoral@duzce.edu.tr
7  Proje Araştırıcıları :  Dr.Öğr. Üyesi Didem Oral
 Dr.Öğr. Üyesi Ceyhan Hacıoğlu
 Prof.Dr. Ufuk Koca Çalışkan
 
8  Projenin Başlama ve Bitiş Tarihi :   28.09.2022
  28.09.2023
9  Proje Süresi :   12
10  Ek Süre :   0
11  Ek Ödenek :   0,00
12  Projenin Bütçesi :   24.998,30
13  Toplam Harcama :   23.739,24
14  İşbirliği Yapılan Kuruluş :   Herhangi bir kuruluşla işbirliği yapılmamıştır.
15  İşbirliği Yapılan Kuruluşun Desteği :   Herhangi bir kuruluşla işbirliği yapılmamıştır.
16  Projenin Amacı:  HPerflorooktanoik asit (PFOA) insan yapımı, sentetik kimyasal ve kalıcı organik kirleticidir. Teflon tencere, kozmetik dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda kullanılmaktadır. Çözünmeye oldukça dirençli olan PFOA nın çevrede, besin zincirlerinde ve suda dolaysı ile organizmalarda birikebildiği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Araştırmalar sonucunda PFOA’nın karaciğer, pankreas, meme ve testiste tümör gelişimine yol açabileceği bildirilmiş ve IARC tarafından grup 2B karsinojen (muhtemel karsinojen) olarak sınıflandırılmıştır. Bitkisel polifenol, çok çeşitli faydalı özellikleri ile iyi bilinen bir doğal molekül sınıfıdır. Resveratrol (RSV), üzüm dahil birçok sebze ve meyvede bulunan stilbenler sınıfına ait bir polifenoldür. RSV, kemopreventif etkiden antioksidan aktiviteye, doku farklılaşmasının desteklenmesine, adipogenezin modülasyonuna ve çeşitli tümöral deneysel modellerde antiproliferatif etkiye kadar birçok faydalı etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda, RSV’nin kronik karaciğer hastalıklarında, karaciğer hasarında tedavi edici özellikleri olduğu ve RSV nin sağkalımı artırdığı gösterilmiştir. Bu bulgular, resveratrolün karaciğer hasarına terapötik etkisinin olduğu ve polifenolden zengin gıdaların kronik karaciğer hastalıklarında adjuvan tedavi olarak hizmet edebileceğini ileri sürüldü. Ancak RSV nin son yıllarda dikkat çekici bir ksenobiyotik olan PFOA nın karaciğerde yol açtığı oksidatif stres üzerindeki koruyucu etkisi üzerinde herhangi bir çalışmaya literatürde rastlanmamıştır. Aynı zamanda PFOA nın karaciğer üzerindeki advers etkileri üzerine yapılan çalışmalar da sınırlı sayıdadır. Bu proje de RSV’nin HepG-2 hücrelerinde PFOA maruziyeti sonucunda oluşacak olası oksidatif streste koruyucu etki mekanizmalarının ve hücre ölüm yoolaklarından biri olan ferropitosis üzerindeki etkisinin araştırılması hedeflenmiştir.erhangi bir kuruluşla işbirliği yapılmamıştır.
17  Projenin Çıktıları:  Perflorooktanoik asit (PFOA) insan yapımı, sentetik kimyasal ve kalıcı organik kirleticidir. Teflon tencere, kozmetik dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda kullanılmaktadır. Çözünmeye oldukça dirençli olan PFOA nın çevrede, besin zincirlerinde ve suda dolaysı ile organizmalarda birikebildiği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Araştırmalar sonucunda PFOA’nın karaciğer, pankreas, meme ve testiste tümör gelişimine yol açabileceği bildirilmiş ve IARC tarafından grup 2B karsinojen (muhtemel karsinojen) olarak sınıflandırılmıştır. Bitkisel polifenol, çok çeşitli faydalı özellikleri ile iyi bilinen bir doğal molekül sınıfıdır. Resveratrol (RSV), üzüm dahil birçok sebze ve meyvede bulunan stilbenler sınıfına ait bir polifenoldür. RSV, kemopreventif etkiden antioksidan aktiviteye, doku farklılaşmasının desteklenmesine, adipogenezin modülasyonuna ve çeşitli tümöral deneysel modellerde antiproliferatif etkiye kadar birçok faydalı etkilerinin olduğu gösterilmiştirYapılan çalışmalarda, RSV’nin kronik karaciğer hastalıklarında, karaciğer hasarında tedavi edici özellikleri olduğu ve RSV nin sağkalımı artırdığı gösterilmiştir. Bu bulgular, resveratrolün karaciğer hasarına terapötik etkisinin olduğu ve polifenolden zengin gıdaların kronik karaciğer hastalıklarında adjuvan tedavi olarak hizmet edebileceğini ileri sürüldü. Ancak RSV nin son yıllarda dikkat çekici bir ksenobiyotik olan PFOA nın karaciğerde yol açtığı oksidatif stres üzerindeki koruyucu etkisi üzerinde herhangi bir çalışmaya literatürde rastlanmamıştır. Aynı zamanda PFOA nın karaciğer üzerindeki advers etkileri üzerine yapılan çalışmalar da sınırlı sayıdadır. Bu proje de RSV’nin HepG-2 hücrelerinde PFOA maruziyeti sonucunda oluşacak olası oksidatif streste koruyucu etki mekanizmalarının ve hücre ölüm yoolaklarından biri olan ferropitosis üzerindeki etkisinin araştırılması hedeflenmiştir.Elde ettiğimiz sonuclar ışında PFOA maruziyetinde RSV nin karaciğer hücrelerindeki anti oksidan ve koruyucu etkisi olduğu özellikle son yıllarda dikkat çeken bir hücre ölüm yolağı olan ferropitozisin inhibisyonunda etkin rol oynadığı gösterilmiş olup literatürde bir ilk olma özelliğindedir.Aynı şeklide PFOA nın HepG2 hücrelerinde ferropitosis üzerindeki rlolü üzerindeki etkisi daha önce çalışılmamış olup literatüre katkı sağlamaktadır. Elde edilen veriler ışığında resveratrolün başra karaciğer kanseri olamk üzere karaciğer hastalılarının tedavisinde etkin rol oyandığı gösterilmiş olup bununda ileride klinik çalışmalarda rol gösterebileceği düşünülmektedir.
18  Proje Çıktılarının Bilime ve Uygulamaya Aktarılması:  Perflorooktanoik asit (PFOA) insan yapımı, sentetik kimyasal ve kalıcı organik kirleticidir. Teflon tencere, kozmetik dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda kullanılmaktadır. Çözünmeye oldukça dirençli olan PFOA nın çevrede, besin zincirlerinde ve suda dolaysı ile organizmalarda birikebildiği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Araştırmalar sonucunda PFOA’nın karaciğer, pankreas, meme ve testiste tümör gelişimine yol açabileceği bildirilmiş ve IARC tarafından grup 2B karsinojen (muhtemel karsinojen) olarak sınıflandırılmıştır. Bitkisel polifenol, çok çeşitli faydalı özellikleri ile iyi bilinen bir doğal molekül sınıfıdır. Resveratrol (RSV), üzüm dahil birçok sebze ve meyvede bulunan stilbenler sınıfına ait bir polifenoldür. RSV, kemopreventif etkiden antioksidan aktiviteye, doku farklılaşmasının desteklenmesine, adipogenezin modülasyonuna ve çeşitli tümöral deneysel modellerde antiproliferatif etkiye kadar birçok faydalı etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda, RSV’nin kronik karaciğer hastalıklarında, karaciğer hasarında tedavi edici özellikleri olduğu ve RSV nin sağkalımı artırdığı gösterilmiştir. Bu bulgular, resveratrolün karaciğer hasarına terapötik etkisinin olduğu ve polifenolden zengin gıdaların kronik karaciğer hastalıklarında adjuvan tedavi olarak hizmet edebileceğini ileri sürüldü. Ancak RSV nin son yıllarda dikkat çekici bir ksenobiyotik olan PFOA nın karaciğerde yol açtığı oksidatif stres üzerindeki koruyucu etkisi üzerinde herhangi bir çalışmaya literatürde rastlanmamıştır. Aynı zamanda PFOA nın karaciğer üzerindeki advers etkileri üzerine yapılan çalışmalar da sınırlı sayıdadır. Bu proje de RSV’nin HepG-2 hücrelerinde PFOA maruziyeti sonucunda oluşacak olası oksidatif streste koruyucu etki mekanizmalarının ve hücre ölüm yoolaklarından biri olan ferropitosis üzerindeki etkisinin araştırılması hedeflenmiştir.Elde ettiğimiz sonuclar ışında PFOA maruziyetinde RSV nin karaciğer hücrelerindeki anti oksidan ve koruyucu etkisi olduğu özellikle son yıllarda dikkat çeken bir hücre ölüm yolağı olan ferropitozisin inhibisyonunda etkin rol oynadığı gösterilmiş olup literatürde bir ilk olma özelliğindedir. Aynı şeklide PFOA nın HepG2 hücrelerinde ferropitosis üzerindeki rlolü üzerindeki etkisi daha önce çalışılmamış olup literatüre katkı sağlamaktadır. Elde edilen veriler ışığında resveratrolün başra karaciğer kanseri olamk üzere karaciğer hastalılarının tedavisinde etkin rol oyandığı gösterilmiş olup bununda ileride klinik çalışmalarda rol gösterebileceği düşünülmektedir.
19  Proje Kapsamında Yapılan Yayınlar:  Proje kapsamında ECSI ve TR dizin makale yazılması planlanmış olup bu konuda çalışmalar devam etmektedir

  Tarih: 


  İmza: